Kadın ve erkek eşit midir?
Kadın ve erkek nerelerde eşittir?
Kadın ve erkek iş yerinde aynı maaşı mı almalıdır?
Eşitlik konusu tartışıldığı ülkenin sosyal ve kültürel birikimine göre değişiklik gösteriyor.
Örneğin İran yada Suudi Arabistan'da futbol maçı izlesinler mi tartışılırken, Avrupa ülkelerinde toplum içindeki bire bir aynılık - farklılık konuşuluyor.
Ülkemizde her ne kadar suni olarak farklı otobüs, farklı taksi vs.. ayrıştırıcı bir ortam yaratılsa da uzak geçmişinde eşit statüde olduğumuzu biliyoruz, ve çok şanslıyız ki seçme ve seçilme hakkı konusunda adım atan ilk ülkelerden biriyiz.
Çocukken bu tartışmalar garip gelirdi bana. Annem ve babam aynı saatlerde evden ayrılıp, aynı saatlerde eve gelir, evin masraflarını birlikte hesap ederler, maaşlarını birlikte harcarlardı. Yani eve yapılan katkı - ev için harcanan emek aynıydı. O halde toplum neden bu konuyu tartışırdı? Anlayamıyordum.
Yaş ilerledikçe bazı farklı kavramlarla tanışmaya başladım. Ataerkil toplum gibi mesela. Hoş bizim evde babam hissettirirdi sağ olsun ataerkil aile yapısının anlamını. Sert adamdı. Bazen anlamsız - gereksiz kalan sertlikleri olurdu. Sayesinde beynimin içinde bir yerlerde kendini hatırlatan bir aile yapısı mirası taşıyorum sanırım. Hissettiriyor kendini.
Hayatın içinde savrulurken farklı yaşanmışlıklarla yoğrulup farklı düşüncelerle bezenebiliyor insan. "Toplumda eşittir ama iş yerinde eşit olmaya bilir, fiziksel güç vs vs..." gibi tartışmalar sanki erkeklerin dizayn ettiği bir dünyanın sonucu gibi. Yalnızca yatakta ve savaş meydanında fazladan aktif olan erkeğin. Küfür ederken bile kadınlar - anneler üzerinden gitmek gereksinimi duyan erkeğin. Oysa ki bizim ülkemiz yada kültürümüz ne Arap, ne tam Batılı. Anadolu insanının naifliği içinde kadın ve erkeğin durumu her zaman yan yana olmalarıdır. Hayatın içinde her daim beraber mücadele verir.
İşte bu yaşanmışlıklar ve düşünceler içinde, sırasıyla önce ablamın ve daha sonra bazı arkadaşlarımın hamilelik dönemlerini gözlemleme imkanım oldu. Yakalayabildiğim her an çok ilginç anılar biriktirmemi sağlıyordu.
Derken bir gün eşimin hamilelik haberini aldık. Yazımın başlığı olan iki çizgi ile belli olmuştu her şey. Bu seferki gözlem daha farklı oldu. Adeta gün gün - saat saat gözlemledim. Kadının inanılmazlığına şahit oldum! Evet. Kadın ve erkek asla eşit olamaz. Erkek karnında bir canlı büyütüp, daha sonra o canlıyı dünyanın en büyük acılarından biri ile dünyaya getirip, birde kaç yaşına gelirse gelsin ilk günkü gibi bakmaya devam edebilirse, işte o zaman eşit olur erkek ve kadın. Fazla mı abartıyorum? Sanmam.
Kadının inanılmazlığına şahit olurken, aynı süreçleri tüm kadınların yaşadığını düşününce, gözlerim dolar. Annem gelir aklıma. O da yaşadı bu süreci neticede.
Başta annem ve sevgili eşim...
Tüm annelerimizin anneler günü kutlu olsun...
Sevgi ve Saygılarımla
Memur Çocuğu
Not: Bu yazıyı yazarken, iki çizgiyi tekrar gördük! Heyecan aynı. Galiba kaygı da!
Kadın ve erkek nerelerde eşittir?
Kadın ve erkek iş yerinde aynı maaşı mı almalıdır?
Eşitlik konusu tartışıldığı ülkenin sosyal ve kültürel birikimine göre değişiklik gösteriyor.
Örneğin İran yada Suudi Arabistan'da futbol maçı izlesinler mi tartışılırken, Avrupa ülkelerinde toplum içindeki bire bir aynılık - farklılık konuşuluyor.
Ülkemizde her ne kadar suni olarak farklı otobüs, farklı taksi vs.. ayrıştırıcı bir ortam yaratılsa da uzak geçmişinde eşit statüde olduğumuzu biliyoruz, ve çok şanslıyız ki seçme ve seçilme hakkı konusunda adım atan ilk ülkelerden biriyiz.
Çocukken bu tartışmalar garip gelirdi bana. Annem ve babam aynı saatlerde evden ayrılıp, aynı saatlerde eve gelir, evin masraflarını birlikte hesap ederler, maaşlarını birlikte harcarlardı. Yani eve yapılan katkı - ev için harcanan emek aynıydı. O halde toplum neden bu konuyu tartışırdı? Anlayamıyordum.
Yaş ilerledikçe bazı farklı kavramlarla tanışmaya başladım. Ataerkil toplum gibi mesela. Hoş bizim evde babam hissettirirdi sağ olsun ataerkil aile yapısının anlamını. Sert adamdı. Bazen anlamsız - gereksiz kalan sertlikleri olurdu. Sayesinde beynimin içinde bir yerlerde kendini hatırlatan bir aile yapısı mirası taşıyorum sanırım. Hissettiriyor kendini.
Hayatın içinde savrulurken farklı yaşanmışlıklarla yoğrulup farklı düşüncelerle bezenebiliyor insan. "Toplumda eşittir ama iş yerinde eşit olmaya bilir, fiziksel güç vs vs..." gibi tartışmalar sanki erkeklerin dizayn ettiği bir dünyanın sonucu gibi. Yalnızca yatakta ve savaş meydanında fazladan aktif olan erkeğin. Küfür ederken bile kadınlar - anneler üzerinden gitmek gereksinimi duyan erkeğin. Oysa ki bizim ülkemiz yada kültürümüz ne Arap, ne tam Batılı. Anadolu insanının naifliği içinde kadın ve erkeğin durumu her zaman yan yana olmalarıdır. Hayatın içinde her daim beraber mücadele verir.
İşte bu yaşanmışlıklar ve düşünceler içinde, sırasıyla önce ablamın ve daha sonra bazı arkadaşlarımın hamilelik dönemlerini gözlemleme imkanım oldu. Yakalayabildiğim her an çok ilginç anılar biriktirmemi sağlıyordu.
Derken bir gün eşimin hamilelik haberini aldık. Yazımın başlığı olan iki çizgi ile belli olmuştu her şey. Bu seferki gözlem daha farklı oldu. Adeta gün gün - saat saat gözlemledim. Kadının inanılmazlığına şahit oldum! Evet. Kadın ve erkek asla eşit olamaz. Erkek karnında bir canlı büyütüp, daha sonra o canlıyı dünyanın en büyük acılarından biri ile dünyaya getirip, birde kaç yaşına gelirse gelsin ilk günkü gibi bakmaya devam edebilirse, işte o zaman eşit olur erkek ve kadın. Fazla mı abartıyorum? Sanmam.
Kadının inanılmazlığına şahit olurken, aynı süreçleri tüm kadınların yaşadığını düşününce, gözlerim dolar. Annem gelir aklıma. O da yaşadı bu süreci neticede.
Başta annem ve sevgili eşim...
Tüm annelerimizin anneler günü kutlu olsun...
Sevgi ve Saygılarımla
Memur Çocuğu
Not: Bu yazıyı yazarken, iki çizgiyi tekrar gördük! Heyecan aynı. Galiba kaygı da!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder