Bu Blogda Ara

20 Nisan 2018 Cuma

Daha ne kadar rezil olacağız?

Dün akşam bir kez daha gördük ki, bu ülkede futbol yalnızca futbol değil. Vurguyu doğru yerden yaparsak, futbol asla bildiğimiz futbol değil. Böyle giderse de olmayacak gibi.

İki takım, ülke futboluna adeta hükmeden iki kulüp. Kupanın ilk maçı rezilliklerle doluyken, daha büyüğünü yaşatacaklarını düşünmemiştik. Ancak bu ülkede, 10-15 yıldır, " daha kötü ne olabilir" dediğimiz her durumdan sonra, birileri bize mutlaka daha kötüsünü yaşattı.

Maçtan sonra herkes ne olacağını sordu. Sorunun özü "adaletli bir çözüm mü olacak?" ekseninde düşünülebilir. Normalde olağanüstü toplantı olur diye düşünürken ben, konunun neredeyse 1 hafta sonra görüşüleceğini öğrendik. Arka planda birşeyler dönecek yada ortam soğutulacak. Bilemiyorum. Aklım çok ermez bu "inceliklere".

Yıllardır maçlara gider geliriz. Bir maçta sahaya buruşturulmuş kağıt attılar diye seyircinin yaka paça çıkartıldığına şahit oldum.
Başka bir maçta polisin 1-2 kez, artık sıradanlaşan (aslında olmaması gereken) küfürler savuran birini staddan atmakla tehdit ettiğini gördüm.
Bir basket maçında hakeme bağırdı diye orta yaş üstü bir izleyicinin maçın son dakikasında iki polis tarafından çıkartılmasını gördüm.

Diğer taraftan, yıllardır yedek kulübesi arkasında ana avrat düz giden İstanbul takımı seyiriclerini görüyoruz. Yada milli maç öncesi sırf sevimsizliğinden milli takım kalecisine küfür edildiğine hep beraber şahit olduk. Bunlara bir işlem yapılmadığına da.
Bu eksende düşününce adalet beklemek fazla iyimser oluyor bence.
İki futbolcu kavga etse, ikiside oyundan atılır. Aynı takımdan olsa bile, ikisi de atılır.
Şimdi burada benim beklediğim adalet ikisinin birden ihraç edilmesidir. Seneye de katılmamasıdır kupaya. Çocukluğumuzdan beri, bir resmi ortamda kavga varsa, "ama" ya gelmeden önce ceza verilir karşılıklı.

Eskişehirde, İzmirde  yada başka Anadolu kentinde esip gürlemek kolay. Komşu ülke gibi davranabilmek lazım bazen.

Bizi rezil eden bu durumlardan kaçak güreşerek sıyrılamazsınız.
Türkiye tam anlamıyla " Balık baştan kokar" atasözünün vücut bulmuş hali oldu. Futbol da bunun dışında değil, hatta en net göstergesi.

Sürekli kendine yontan cin fikirli ( ama her işi batıran) tüccar zihniyetinden sıyrılmamız lazım artık.

"Yalnızlığım benim,
Pasaklı kontesim,
Ne kadar rezil olursak
o kadar iyi"

dizelerindense

" Yalnızlığım benim,
Çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak
O kadar iyi"

dizelerini tercih ediyorum ben.

Sevgi ve saygılarımla
Memur Çocuğu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder